Hayatımın en büyük zevklerinden biri sinema, biliyorsunuz. Binlerce film izlemişimdir. Zor beğenen, kasıntı biri de değilim. Ama fantezi ve bilim-kurgu türlerini hayatım boyunca sevemedim. Superman, Batman, Spiderman, Hulk, Iron Man, Avengers, Transformers, Lord of the Rings, Harry Potter vb... Hiç bir zaman ilgimi çeken filmler olmadılar. Nedeni de galiba filmde izlediğim şeyin gerçek olabileceğine bir parça da olsa kendimi inandırmak istemem. Korku filmlerindeki hayaletlere de inanmıyorum ama çocukluğumuzdan beri içgüdüsel olarak bir parça da olsa "olabilir" kuşkusu yaşamak yetiyor sanırım. Hayal gücüm de oldukça geniştir aslında ama sinemada nedense böyle bir tabuya sahibim. Saçmalık falan bulmuyorum, sadece ısınamadım. Ve tabii Star Wars. Bazı arkadaşlarım "senin gibi bi sinema manyağının Star Wars sevmemesi inanılmaz" diyorlar. Büyük efsane, büyük fenomen, kabul.. Ama yok, sevemiyorum. Eski filmlerinden izlediklerim de oldu. Bana çekici gelmiyor sadece. Hepsi bu.
Ama asıl bahsetmek istediğim farklı bir şey. İtiraf etmek gerekirse, çok uzak olduğum bir film olmasına rağmen, Star Wars çılgınlıklarına hep azıcık da olsa özenmişimdir. Oyuncakları, bardakları, kostümleri, tişörtleri, çizgi romanları, koleksiyon parçaları.. Ürünlerin hiç biri ilgimi çekmiyor tabii ki ama bir sinema serisi için bunların olması, bir sinemasever olarak hep hoşuma gitmiştir, tebessümle yaklaşmışımdır.
Bir başka özenti mevzusunu da dün yaşadım hatta. Hayranları, yeni film The Force Awakens'ın vizyona girmesi için aylardır geri sayımdaydı. Dün gece 12'de tüm Türkiye'de filmin ilk seansının verilecek olması yine bir sinemasever olarak çok hoşuma gitti. Hayranlarının paylaşımlarını ve yorumlarını -Twitter başta olmak üzere- keyifle takip ettim. Sinemada check-in'ler, salondan fotoğraflar, spoiler uyarısıyla filmden fotoğraf çekip yorum yazanlar.. Hatta benim hasta olduğum tür filmlerin de böyle bir heyecanını yaşamak istedim. Quentin Tarantino'nun büyük merakla beklenen yeni filmi geliyor veya efsane bir oyuncu kadrosu olan efsane bir film geliyor ve ben gece 12 seansına gidiyorum izlemek için. Ertesi gün de yapabilirim bunu ama gece yarısı sinemada, elimde patlamış mısır ve Sprite eşliğinde o filmi izlemek, sinema yelpazesi Kolpaçino'dan ibaret olanlar için saçma sapan gelebilir ama, bir sinemacı için yapılacak en keyifli şeylerden biri olduğunu rahatlıkla tahmin ediyorum.
"Söyle o zaman, Ceku'nun babası kim?"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder