İlginç bir film izledim. An American Crime. Ne tür bir film olduğunu şöyle anlatayım.. Hani çok güzel film olduğunu düşündüğünüz ama izledikten sonra bir kez daha izlemek istemeyeceğiniz filmler vardır ya. Requiem For A Dream, Changeling, Reign Over Me gibi.. Ha muhtemel ki Requiem'i 5 kez izlemiş insanlar da vardır. Ama benim ruh halim buna müsade etmez. Çünkü filmde o kadar kötü bir şey anlatılıyordur ama o kadar iyi ve gerçekçi anlatılmıştır ki, aynı kötü duyguları bir kez daha yaşamamak için izlemek istemezsiniz. Ama sorulduğunuzda "çok iyi film" dersiniz tereddütsüz. İşte tam olarak öyle bir film bu da.
Film çok olağanüstü falan değil. Ama insanı cezbediyor ve etkileyici. İzlerken sıkmıyor, hikayeye giriş yapan ilk 15-20 dakika dışında. Hikaye de gerçek. 65'li yıllardaki mahkeme kayıtlarından alınan ifadelere göre yazılmış senaryosu. Kısaca, küçük bir kızın, acımasız ve ruhi dengesi yerinde olmayan bir kadın tarafından maruz bırakıldığı durumu anlatıyor*. Ve izlerken o kadar çıldırtıyor ki insan, imkan olsa da sahneye dalıp bir icraat yapabilsek diye iç geçiriyorsunuz her sahnede.
İzlediğine pişman etmez, geçerli bir film. Ama bir kez izlenir :)
2 yorum:
Bir daha izlenmeyen ama güzel olan filmlere ben Butterfly Effect'ide ekleyebilirim.
Katılıyorum. O küçük kıza yapılanları izlediğim sahneleri bir daha asla unutamam.. Benim en sevdiğim ve saygı duyduğum filmler arasına girmiştir. İşkence ya da yapılanlardan dolayı değil, aynı zamanda konunun işlenişi ve küçük kızın bu zor ( ufak yaşta işkence ve dayak sahnesi oynamak ) rolü başarabildiğinden dolayı..
Bu filmin üstünden biraz zaman geçtikten sonra, kaldırma kapasitesine göre The Stoning of Soraya'yı izlemeni tavsiye ediyorum. Yazıda saydığın filmlerin hepsinden bir basamak yukarıda olacak kadar daha etkileyici ve vurucu...
Yorum Gönder