Unutulmaz deneyim

Araba konusunda en az her erkek kadar meraklı olsam da, asıl sevdamın motosiklet olduğunu söylemiştim yakın zamanda. Staj yapmakta olduğum yerin düzenlediği küçük bir fuar için Çeşme'de bulunmuştum yakın zamanda. Fuarda görev alırken, şirketle bağlantısı olan taşşaklı abilerden biri, yeni çıkan bir Lamborghini modelini test amaçlı olarak, bizim şirketin çalışanları eşliğinde tanıtacaklarını ve deneyeceklerini söylemişlerdi. Sözlerini tuttular, bugün haber geldi ve yola koyulduk. Sadece satış bölümü çalışanlarına özel bu fırsatta 4 kişi bugün gittik Çeşme'ye, diğer 4 kişi de yarın gidecek. Sırayla hepimiz 570 beygirlik Lamborghini'nin yolcu koltuğuna oturduk ve uzman sürücü hem sürüp, hem aracı tannıttı. Lamborghini Gallardo LP 570-4 Superlegger. Hey yavrum hey, isme bak, yerden kalkmıyor...

Bu zamana kadar bindiğim en ciğerli araba 90 model Camaro'ydu, 405 beygirlik gücüyle.. Öğrendik ki 5200 CC'lik V10 motoruyla bu canavar dünya pazarına henüz çıkmış ve Türkiye'de tekmiş. Karşıdan görür görmez bittim zaten. Üstteki resimdeki gibi, turuncu ile sarı karışımı rengi, bakışları ve kıç tarafı çok fena. Hele jantları ve içindeki disk-balata görüntüsü inanılmaz tahrik edici. İçine de oturur oturmaz heyecanla karışık bir ürkeklik aldı içimi. Çok farklı.. Bir BMW satış personeli olarak diğer üst sınıf otomobillerle alakası olmayan bir seksiliği var. Koltuk pozisyonu, kemerlerin bağlanışı bile bambaşka. Sırt çantası takar gibi bağlıyorsunuz kemerleri omzunuzun iki yanından. Döşemeler dikkatimi çekti daha sonra. Bakıyorum da ne kumaş, ne deri. Adama sordum, ağırlıktan tasarruf etmek için bu ilginç malzeme (adını unuttum) kullanılıyormuş ve en az deri kadar değerliymiş. Sırf döşemelerden 30 kg tasarruf ediliyormuş bu malzemeyle.

Sonunda 26 KM sürecek olan ve çoğu otobandan oluşan test drive'a başlıyoruz. Araç çalışır çalışmaz, etrafa yayılan erotik sesler inanılmaz tahrik edici. Sadece hemen arkamda bulunan motorun sesi bile rölantide insanı bir tuhaf yapıyor, gaza basmaya bile gerek yok. Olduğu yerde bir de gaz verince, 4 çıkışlı eksozlar da devreye giriyor ve erotizmi pornografiye upgrade ediyor. Önce yumuşak bir dokunuşla hareketlenip, ardından sert bir ivmelenmeyle öyle savurgan hareket ediyor ki araç, adeta kalçası kızgın demirle dağlanmış bir boğa gibi davranıyor. 1.4 ton olduğunu öğrendiğim araba, dümdüz giderken o kadar kolayca yanlayıp, öyle kıvrak dans figürleri sergiliyor ki, aracı 300 kg falan hissettiriyor bir an. Dağılacak gidecek falan sanıyorum. Motosikletlerin sağlı sollu yalpa yanlamasına benzetiyorum, o derece bir güç. Ve öyle çabuk hızlanıyorsunuz ki, yani rakamsal veri vermek, 0-100 şu kadar saniye falan demek çok anlam ifade etmiyor o hissi yaşadıktan sonra. Ha ben bu hissin daha fenasını motorda çok kez yaşadım, ama bu 5.2 litrelik motora bağlı eksoz homurtusunun eşliğinde, kapalı bir araçta yaşamak çok daha farklıymış, onu anladım. Her viteste 8000 devirlere dayanan motor, "bana otoban falan dayanmaz" diye ağlıyor adeta. Ve normal bir spor aracın beyaz bayrak çekmek üzere olduğu 5-6 bin devirlerde, yeni yeni ısınıyor Gallardo hazretleri. Esas agresif tepkileri 5-8 bin arasında verdiğini hissediyorum. Ancak, hem yolun çok boş olmayışı, hem de kurallar, abimizi biraz frenliyor, nitekim ibresinde 340 km maximum hız vaad eden araçla, o yolda 160-170iın üzerine çıkamıyoruz malesef. Ama daha bu süratlerin, içerdeki beygirlerin yarısının bile dışarı salınmamış hali olduğunu anlamak çok zor değil.

Normalde vites kolunun olması gerektiği koltuk arasında yan yana 3 düğme var (hemen üstteki resimde görülüyor). Sport, A, Corsa yazıyor üstlerinde. A, normal ekonomik(!) ve düşük devirde değişen otomatik vites modu. Abimiz bu modda aracın 35-40 kuruş yaktığını söylese de kimse inanmamı beklemesin. Sport ise uzun vites aralıkları ve daha agresif kullanım anlamına geliyor. Corsa ise bu tür araçlarda çok olan ama benim ilk kez duyduğum 4x4 çekiş imiş. Abimiz bu modda da aracın kalkış ve viraj performansını tattırdı bana. Araba asfalta öyle bir tutunuyor ki, resmen araç olduğu yerden ileri doğru zıplıyor. Bu moda, olağanüstü aerodinamiğe ve alev gibi yanan lastiklere rağmen, yine de abim gaza biraz daha dokunsa ortalığı dumana boğarak kalkış yapmaktan kimsenin alıkoyamayacağı çok açık. Bu modda aracın viraj kabiliyetini tecrübe etmek ise inanılmaz. Resmen asfaltı pençeleyerek tutunuyor yere. Bir yarış otomobilinin hassasiyetini normal yol koşullarına uygun bir ambalajın içinde sunmuşlar adeta. Yine de şehir içinde bu aracı kullanmak, piyasa yapmaya çalışmak, Lamborghini'ye açık bir hakaret.

Otobanı bitirip, şehir içinde doğru girdiğimizi fark ettiğimde bir hüzün kaplıyor içimi. Her güzel şeyin olduğu gibi bunun da sonu geliyor. Bir çok kişinin hayatı boyunca yaşayamayacağı, benim de muhtemelen bir daha tadamayacağım bir tecrübeyi yaşadım. Hala etkisindeyim, hala tadı damağımda. Eminim arabalarla hiç alakası olmayan birini bile inanılmaz etkileyecek bir deneyim bu. İşin boktan tarafı, o heyecan ve adrenalinle fotoğraf veya video çekmek aklımın ucundan bile geçmedi. Salak Çağlar!

İçimde kalan tek ukte ise, normal arkadan çekiş modunda, bu araçla bir drifting, en azından sağlam bir sideway powerslide tecrübesi yaşamaktı. İnce yalpalar ve göt atmalar dışında bir marifet göremedim pilotumuzdan. Oysa "1. vites son, 2. vites son, hatta 3. vites son" şeklinde bir seri ile boş alanda inanılmaz bir "drift party" yapılabilirdi. Abide o ışığı da görmüştüm halbuki :) Neyse, sağlık olsun.