4 Kasım 2008 Salı

Hastane Macerası


Herkese selamlar... Dün akşam halı saha maçında işaret ve orta parmağıma aynı anda top geldi. Sabaha kadar kıvrandım, uyuyamadım.

Ertesi sabah kalkıp Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne gittim, Danışma'ya durumu anlattım, "Ortopedi'ye git" dediler. Gittim, "randevu alacaksın, karşıdaki kayıt kabule git" dediler, gittim. Randevu aldım. "Perşembe günü gel" dediler. Dedim ki "dalga mı geçiyosunuz, ne yazı yazabiliyorum, ne birşey tutabiliyorum, ya kırık çıkık ciddi birşey varsa.." dedim (harbiden mouse'u bile zor kullanıyodum). "O zaman diğer binaya Acil'e gideceksin" dediler. Gittim. Danışma'ya böyle böyle diye anlattım. "Yandaki Hasta Kabul'e git" dedi adam. Gittim. Hasta Kabul adı altında 2 gişe var, ikisinde de insan yok. "Birazdan gelir" dediler. 10 dakika bekledim, benle birlikte 6-7 kişi daha bekledi. Biri ölse kalsa kimsenin umrunda değil. Neyse, hasta bakıcının biri geldi, "abi böyle böyle, gözünü seveyim yardımcı ol" dedim. Beni "travma" doktorunun yanına götürdü. Travma doktoru baktı, evet travma! Doktor "git kaydını yaptır bakayım" dedi. Kağıt verdi, gittim danışmadan kaydımı yaptırdım. Döndüm doktora. Az önce konuştuğum doktor yoktu, kadın doktor vardı. "Anlat bakalım" dedi. Dedim "böyle böyle, ağrım var". Parmağımı inceledi, inceledi, inceledi... Bana dedi ki, "bunda birşey yok, ağrın varsa ağrı kesici kullanacaksın". Bir 10 saniye kilit oldum tabii ben. Travma bölümünde harbiden ufak çaplı bir travma geçirdim. Anladım ki beni boşuna oraya almamışlar. Sonra biraz önce konuştuğum erkek doktor geldi. "Şuraya uzan" dedi. Ben de gülümseyerek "abi uzanacak bir durum yok, parmağım acıyo benim" dedim. Cevabı şöyle oldu; "Burası hastane yavrucum, uzanacaksın". Neyse uzandım. 2 dakika sonra yanıma geldi, "kalk bakalım eline bakalım" dedi!! Gülerek kalktım. "Aç kapa, sık, birleştir, ayır" falan röntgen çekildi. Sonuçlar geldi; parmak çatlak! Reçete yazdı, parmağımı alçıladı, taburcu etti.

Türkiye'nin en elit hastanelerinden birinde, bu sabah yaşanmış hikayemi dinlediniz.

8 yorum:

Kaan Mert dedi ki...

Burası Türkiye demiycez de ne diyecez bu duruma..
Geçmiş olsun Çağlar biladerim.

Enes dedi ki...

Biz Diyarbakır'da bu muamelenin benzerini yaşayınca "Abi doğu ili, ücra şehir.. büyük şehirlerde ilgi daha değişik" diyorduk.

Demek her taraf aynı terane.. Yazık...

(Geçmiş olsun bu arada...)

Mehmet Dinler dedi ki...

Her şeyden önce blogda yeniden yazı gömek bir harikaydı.

Geçmiş olsun elbette.

Ege Üniversitesi'nn doktorları tam birer manyak ya. Ben çok çektim onlardan daha önce.

Adsız dedi ki...

gecmıs olsun dıyeyım once de..

bu, bloga yazmaya devam edıceksın demek mı pekı? :)

ercü dedi ki...

geçmiş olsun baba...bilirim orayı en son kalbim sıkıştı die gittim kayıt yok.kayıt olmadan işlem yok.ölsek gitsek umrunda olan insan yok.en nihayetinde içeri aldılar bu seferde acildeki doktorlar da ilgilenme yok.
nese ki sağlığımda önemli bişe yokmuşta ölmeden sağsalim çıktım..
allah kimseyi hastaneye düşürmesinn yaa.

Adsız dedi ki...

ne yalan söyleyeyim. o kadar üzülmedim. dönüşün kırığın önüne geçti sanki :)

Sheed dedi ki...

"burası hastane yavrucum, uzanacaksın."

ahahah.. öhm, geçmiş olsun tabi çağlarım.. üniversite hastanesi çok doğru bi tercih olmamış gibi.. üşenmeyip tek el klavye çalıştığına göre, sağlam bozulmuş sinirlerin.. e haklısın da..

Reds dedi ki...

Abi geçmiş olsun. Bir izmirli olarak çok iyi bilirim ege üniversitesini. Tam bir komedi dükkanıdır orası... Allah kimseyi düşeürmesin valla..

Hiç unutmam 2001'de bir tanıdığım beyin kanaması geçirmişti. Hastahane çalışanları balkanların en iyi nöroloji bölümü burası demişti. Ancak nedense binada bir tane tomografi cihazı yoktu. Hastayı dışarı çıkarıp merkez bir yerdeki yere götürüyorduk tomografi için.. Yine söylüyorum allah kimseyi oralara düşürmesin...