20 Aralık 2015 Pazar

Sinemaskop


Dün sinemaya gittim arkadaşla. Malum cumartesi akşamı, her yer hınca hınç dolu, müthiş bir hengame.. Bilet gişelerindeki görevliler LC Waikiki kasiyerine dönmüş, her gişenin önünde 15 metre sıra var. Herkes Star Wars ve Düğün Dernek 2 için bilet alabilme telaşında. O filmlerin başlamak üzere olan seansları da, salon önlerinde yine büyük kalabalıklar yaratmış. Biz ise gayet sakin bir şekilde lobiye girdik, hiç gişedeki izdihama bulaşmadan bilet makinesine kredi kartımızı soktuk, bomboş olan salonun orta sıralarından Bridge of Spies'e iki kişilik bilet aldık.

Bunu niye anlattım? Aslında pek bir amacı yok. O acayip kalabalıkların arasında hiç ilgimi çekmeyen iki filmin salonları ve bilet sıraları ağzına kadar doluyken, boş ve huzurlu bir salonda gerçek bir film izleme keyfi yaşadım. 


Muazzam bir filmdi Bridge of Spies. Çok destansı bir senaryo yok (zaten gerçek bir hikayeden alıntı), neredeyse hiç ters köşe yok, aksiyon yok.. O yüzden 10 kişiden 8'inin (sadeleştirirsek 5 kişiden 4'ünün) ilgisini çekmeyecek bir film. Ne var peki filmde? Harika bir olay anlatımı var, nefis diyaloglar var, inanılmaz atmosferler var.. 1960'ların Brooklyn'i ve özellikle soğuk savaşın ortasındaki Doğu Berlin inanılmaz resmedilmiş. Kendinizi içinde hissediyorsunuz. Ve elbette, Tom Hanks ve Mark Rylance başta olmak üzere kusursuz oyunculuklar var. Yapımcı ve yönetmen koltuğundaki Steven Spielberg'in de yine yanıltmadığını ekleyelim.

Filmin sanırım son haftasına girdik, vizyondan düşmeden izlemenizi öneririm.

Ve bu arada aşağıdaki posteri görünce içimi ekstra bir mutluluk kapladı. Çok uzuuun zamandır bekliyorum ama ufak bir korkum vardı, daha önce de bahsetmiştim. The Hateful Eight filminin süresi 3 saat olduğu için, belki bir çok sinemada vizyona girmeyebilir mi şüphesi vardı. Neticede Türkiye'de sıkı sinemacılar dışında çok büyük bir kitlenin hevesle beklediği bir film olmadığı için az sayıda sinemada, az sayıda seans olabilir.. Ama gittiğim sinemada (İzmir, Forum Bornova) posteri görünce içim baya rahatladı. Gerçi film, reklamlar ve film arası ile birlikte 4 saati bulacağı için seanslar zaten mecburen az sayıda olacak. Neyse. 18 gün sonra kavuşuyorum.

"Ooooo alemin kralı geliyooooorrr..."

Bu arada farkındayım, üst üste çok fazla sinema yazısı oldu. Sıkılanlar veya sinema sevmeyenler varsa lütfen bir daha girmesin bloga. #boom

Hiç yorum yok: