Drogba, futbol tarihinin görmüş olduğu en büyük santraforlardan biri. Hatta ne kadar komple bir hücum oyuncusu olduğu düşünüldüğünde, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir yetenek. Sırtı dönük hücum, top tutma, top dağıtma, gol pası verme, top sürme, topsuz oyun, alan yaratma, çalım, yaratıcılık, gol vuruşu, sağ ayak, sol ayak, kafa topu.. 4-5 ayrı top class santraforun birleşiminden oluşan, insan üstü bir güç. Tabii bu bahsettiklerim Drogba'nın Londra zamanlarından, prime dönemindeki süper güçleriydi. Galatasaray'a geldiğinde ise hepsinden azar azar faydalanma şansımız oldu. Bu azar azar faydalanma döneminde bile Drogba'nın ne kadar fark yaratabildiğine defalarca şahit olduk.
Hepsinin ötesinde, 35 yaşına gelip de kazanmadığı para, kupa ve ödül kalmamış olan bir adamın, sıradan bir lig olan Türkiye'de ne hırsla ve ciddiyetle oynadığına şahit olduk. Egolardan uzak, herkesle müthiş anlaşan, attığı ve hatta attırdığı her golden sonra sanki ilk golüymüş gibi sevinen rüya gibi bir adam. Ben dahil bir çok Galatasaray taraftarına da uzunca bir süre rüya gibi gelmişti Drogba'nın Galatasaray'da oynuyor olması. Hala da öyle aslında ama uzun süredir çok kötü ve geldiği ilk dönemin aksine ciddiyetten uzak oynuyor olması bu konuda biraz keyifleri kaçırmış durumda.
Bu sezonun başında biraz düşmeye başladığı hissedilen performansı, ikinci devreyle birlikte dip yapmış durumda. Dahası eski iştahından da uzak ve biraz salmışlık seziliyor Drogba'da. Her maçın başında arkadaşlarına yarım saat bir şeyler anlatıyor, toplayıp konuşma yapıyor ama kendisi maçta yapması gereken neredeyse hiç bir şeyi yapmıyor. Bu konuda "aklı Chelsea maçlarında" tezleri ilk Chelsea maçından sonra çürüdü. "Sözleşme yenilenmediği için oynamıyor" düşüncesine ise ben katiyen katılmıyorum. Drogba'nın o düşüncede bir adam olmadığını bence geride kalan bir senede az çok anladık. Benim bu konuda pek karışık senaryolarım yok açıkçası. Kariyerinin sonuna geldiğini biliyor ve bence bunun düşüşünü yaşıyor. Gerek yaştan dolayı fiziksel olarak geçen seneki gücünde olmaması ve istediği halde pek istediklerini yapamaması, gerekse gözündeki ışığın yavaş yavaş sönmesi bence bunu gösteriyor. Kendisinin de çok fazla kontrat yenileme heveslisi olmadığını düşünüyorum, ki gayet normal. Galatasaray'ın da yeni kontrat önereceğini düşünmüyorum.
Galatasaray yönetiminin ise şimdiden onun yerini dolduracak santrafor arayışlarına girmesi gerektiği yadsınamaz bir gerçek. Sadece yıldız bir santrafor alınması yetmez, Drogba'nın tarzına benzeyen tarzda bir santrafor alınmak zorunda. Çünkü Drogba'yı çıkardığın zaman Galatasaray'da en büyük eksik, ileride top tutma ve sırtı dönük oynama. Bunu kötü oynadığı Chelsea maçında bile iyi yaptı Drogba. O çıktıktan sonra top neredeyse hiç ileriye bile taşıyamadı Galatasaray. Sadece iyi forvet olmak, baskı yapmak ve gol atmak yetmiyor. Burak-Umut ikilisi sahada olduğunda istenenilen verimin alınamamasının sebebi de bu. Olay belli; Hem top tutup sırtı dönük oynayabilen ve çevresine topu dağıtabilen, hem de hava toplarını indirebilecek bir santrafor. Galatasaray'ın peşinde olması gereken tarif tam olarak bu. Dzeko, Kiessling, Michu, Gabbiadini... Balotelli tam öyle bir santrafor sayılmaz ama o özellikleri de var. Zaten onun alınma ihtimali varsa tüm tariflerden anında vazgeçilebilir.
Neyse, tüm bunların yanında sezon devam ediyor ve daha üç kulvarda oynanacak bir sürü maç var. Eğer Drogba'yı da biraz tanıyorsam, buraya veda etmeden önce de finale son bir numara saklıyordur. Ve vedası böyle suskun olmayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder