17 Eylül 2009 Perşembe

Şans her zaman iyinin yanındadır!

Panathinaikos 1 - 3 Galatasaray

İlk olarak, kağıt üzerinde bariz şekilde grubun en zor maçıydı. GS'la birlikte grubun en iyi takımı olan Pana ile Atina'da oynuyorsunuz, oynanacak 6 maç içinde "en zoru buydu" diyebiliriz rahatlıkla. Tabii tekrarlıyorum, kağıt üstünde. Nitekim top sahada oynanıyor. Ki ben Galatasaray taraftarı olarak, beraberliğe razıydım. Sonuçta grubun derbisi ve deplasmandasınız, mağlubiyette dahi dünyanın sonu olacak değil. Ama bu tür ilk maçlar çok zor olunca, moralli başlamak, en azından yenilmemek iyidir diye düşünüyordum. Gelin görün ki, rahat bir galibiyet oldu resmen.

Şans her zaman iyinin yanındadır! Evet ilk gol defansın salaklığı, ve evet son gol şans falan ama ortaya konan oyuna baktığımızda -son 15 dakikadaki can havliyle saldıran Pana'yı saymazsak- sahada sürekli doğruyu yapan, daha sakin ve bilinçli top oynayan taraf Galatasaray'dı. Pana ölümüne saldırıp, tırnaklarıyla kazıyarak kaleye gelmeye çalışırken, Galatasaray çok rahat top çevirip, 3-5 pasta kaleciyle karşı karşıya falan kalıyordu.. Hatta 3-0'dan sonraki pozisyonları saymazsak, Galatasaray'ın skoru 5-6 yapabilecek, çok pozisyonları vardı (ah Baros ah). Bir türlü karar veremedim maç boyunca, rakip mi çok kötü, Cimbom mu çok iyi?

Baros en az 3 net gollük pozisyonda saçma sapan vuruşları yapmasının dışında yine iyi ısırdı, doğru koşular yaptı, çok iyiydi. Sırtı dönük topları yine eritti ayağında ama, o kadar olur. Onun dışında Elano fizik olarak yavaş yavaş kendine geliyor belli, ve şimdiye kadarki en etkili oyununu oynadı. İlk pozisyonda topu takip edişinin ekmeğini yiyerek golünü attı, serbest vuruştan da şansının yardımıyla 35 metreden yazdı. Kewell çok iyiydi, ve 2 yıldır ilk kez kondüsyon olarak bu kadar yukarıda. 90 dakika hiç sırıtmadı. Keita kötüydü. Topal, Sarp ikilisi yine standart oyunlarını oynadılar, beğendim denebilir. Emre Aşık? Şarap gibi. Allah her takıma bir Emre Aşık nasip etsin diyorum. Hatasızdı yine. Emre Güngör'ün de bu sakatlıkları sıktı artık, bu adamda resmen bir sorun var. Çıktı, yerine Uğur girdi. Hakan Balta bu nedenle stopere geçtiği maçı iyi tamamladı, büyük bir hatası yoktu. Uğur ise sol kanatta hiç sırıtmadı oynadığı 2. maçta da. Bu çocuk iyi çocuk. Sabri fena değildi, kritik müdahaleler yaptı, ama yine Sabrivari pasları vardı. Leo Franco da hatasızdı, golde yapabileceği bir şey yoktu, kritik müdahaleler yaptı, yer tutuşları yine enfesti. Bu çocuk da iyi çocuk. Arda ise, son 15 dakika top saklayıp, zamanı eritme konusunda çok iyiydi ama üzerinde anlamsız bir durgunluk vardı yine, hala milli takım yorgunu mu bu adam?

Genel olarak GS çok iyi top oynamadan kazanmış gibi görünebilir yine, ama zaten 5. dakikada gol gelmiş. Deplasmanda 1-0 önde başlıyorsun, ne diye daha da saldırasın ki? Elbette 50 bin kişi arkasında olan takım gelecek üzerine. Onun dışında, 2000'lerden beri ilk kez rahat bir Avrupa maçı izledim. Maç boyunca uzanarak, rahat ve takımın kaybedeceğini bir an bile düşünmeden izledim. Sahada tam olarak ne yaptığını bilen, acayip sakin bir Rijkaard takımı vardı. İnsan gurur duyuyor tabii. Yine orta sahada top yapmakta zorlanıp, ilginç kayıplar yapmamızın dışında (Ayhaaannnn) çok rahattı Galatasaray.

* * *
PS: Fener maçı da başladı. Tabii şifreli olduğundan izleyemeyeceğim malesef. İnternetten takipteyim merakla. Başarılar diliyorum...

Hiç yorum yok: