10 Temmuz 2010 Cumartesi

Roger kaçar...


Federer 7 yıl sonra ilk kez 3. sıraya kadar geriledi genel sıralamada. Yıllar önce Federer efsanesinin başlangıcı, tarihin en iyisi Sampras'ı 2001 Wimbledon'da erkenden (4. tur) elemesiyle başlmıştı. O zamandan sonra artık yaşlanmaya da başlayan Sampras bir daha dikiş tutturamadı ve yavaş yavaş piyasadan ayrıldı. Bu yıl Federer'in Wimbledon'dan elenmesi de benzer şekilde oldu. Genç Tomas Berdych, Roger Federer'i 2010 Wimbledon çeyrek finalde 4 sette göçertmeyi başardı. Tarih tekerrür edip de Berdych de efsane bir oyuncu olur mu bilinmez, ama finalde Nadal'ın karşısına dikilecek kadar ilerlediğine göre bu galibiyeti tesadüf olmasa gerek..

Roger Federer, 2001'de Sampras'ı yendiği günden beri aldığı "kral" koltuğunu kimseye kaptırmayarak yıllarca zirvede kaldı. Yıllarca tenis sporunun tek hükumdarı olarak icra etti bu işi.. Ta ki 2008'e kadar.. 2 sene önceki Wimbledon'a kadardı bu hanedanlık. O yıl finalde Nadal, yağmurdan dolayı 7 saat civarı süren maçta kendisini 3-2 ile geçip Federer'in 5 yıl üst üste aldığı kupaya 6. kez ulaşmasını engelledi. Hatta yağmura kadar nispeten rahat götürdüğü maç, yağmur aralarının Federer'e yaramasıyla kafa kafaya gelmişti ama bu bile yetmemişti Federer'e. Yavaş yavaş tahttan ineceğinin göstergesiydi bu, nitekim aynı yıl daha önceki zamanlarda toprakta da mağlup etmişti Nadal, Fedex'i. Ve Federer, Wimbledon'dan bir sonraki turnuvada bu kez çok daha erkenden elenerek 1. sırayı yıllar sonra kaptırmış oldu, Rafael Nadal'a. "Bu bir milat mıydı?" düşünceleri arasında Nadal kupaları toplayıp arayı açmaya devam ediyordu..


Master'lar, Olimpiyatlar derken üst üste Federer'in elendiği turnuvalarla geçilen zamanla birlikte, Federer'deki değişim açıkça görülüyordu. Alınan onlarca başarının, şampiyonluğun da etkisiyle "Artık doydu, yerini Nadal alacak, Federer gidiyor" düşünceleri etrafı sarmaya başlamıştı ki, Federer 1-2 dinlenmek istediği küçük turnuvanın ardından eski formuna kavuşmuş gibi görünmeye başladı. Birer birer "prime Fedex"ten enstanteneler sunmaya başladı ki, ona destek de çıkan küçük bir şans anı doğdu. Nadal'ın diz sakatlığı onun kötü hissetmesine sebep olmaya başladı. 1-2 kez karşılaştılar, Federer zorlanmadan yendi Nadal'ı. Morali de tekrar yerine gelmiş görünüyordu. Bu arada ABD Açık'ta, sürpriz bir şekilde Del Potro'ya finalde kaybetmişti. Onun dışında sorunsuz şekilde kazanmaya devam ediyordu.. Nadal sakatlığın da etkisiyle üst üste turnuvalara veda ederken, Federer tam tersi biçimde kazanmaya devam ediyordu. Federer kısa bir aranın ardından geri dönmüştü. Önünde esas, en büyük olan hedefi kalmıştı. 16 Grand Slam şampiyonluğuna ulaşıp, tarihin en iyisi olarak gösterilen Pete Sampras'ı geçmek. Nitekim 2009 Wimbledon Finali'nde yine uzun saatler süren maçta Andy Roddick'i mağlup ederek 15'e ulaştı ve rekoru egale etmiş oldu . Üstelik tribünde maçı izleyen Sampras'ın gözleri önünde.. Son set inanılmaz bir direnç göstermesine karşın, maçı kazanamayan Roddick ise maç sonundaki röportajda nefes nefese kalmış biçimde Sampras'a dönerek "Sorry Pete, I tried" şeklindeki latifeyle geceye sevimli bir nokta koymuştu. O sırada ise Pete Sampras, tarihin "yeni" en iyisi Roger Federer'i alkışlıyordu, suratındaki tebessümle..

Hemen ertesi Grand Slam'i de çok zorlanmadan kazanan ve rekoru eline geçiren Federer'in artık ulaşabileceği bir başarı kalmamıştı. Elde etmediği kupa, kazanamadığı oyun, yenmediği kişi, kırmadığı rekor kalmamıştı. 6 Wimbledon, 4 Avustralya Açık, 5 ABD Açık, 1 Fransa Açık şampiyonluğu ile birlikte tarihte tek toplam 16 Grand Slam şampiyonluğu bulunan tenisçi olarak adını kazıyordu dünya tenis tarihine.


Onlarca GS şampiyonluğu almasıyla birlikte, her başarıyı elde etmiş bir oyuncu olarak, konsantre olması zor bir durumda yine geri dönüp şampiyonlukları sıralayan Fedex, önünde hiçbir hedef kalmayınca, bu sezona kötü başladı. Yine birkaç üst üste elenilen turnuvanın ardından, kralı olduğu Wimbledon'a da çeyrek finalde veda etti. Oysa ki kalan tek rekor 1 Wimbledon şampiyonluğu daha kazanarak, 7 Wimbledon şampiyonluğu bulunan Sampras'ı yakalamaktı. Olmadı. Sonuç olarak; 1. sırayı kortlara sakatlıktan tıpkı eski kusursuzluğunda dönen Nadal'a, 2. sırayı da Djokovic'e kaptırarak 3'e kadar düştü. Bu andan sonra bir geri dönüş daha yapmaz ise (ki sanmıyorum artık) Federer birkaç turnuva daha kendini deneyip, yine elenip yavaştan elini ayağını çekecektir bu piyasadan. Artık çekilmesi de lazım.. Ha sonuçta daha çok yaşı ilerlemedi, 30 yaşında adam, herkesi yanıltıp bir geri dönüş daha yapıp şampiyonlukları sıralayabilir de.. Ama tüm sporların birleştiği ortak nokta olan "hırs" artık onda doğal olarak yok. Bu nedenle de zannetmiyorum ki o meşhur faktörden fazlasıyla bulunan ve kendisinin tahtına gözünü şimdiden dikmiş olan Nadal gibi bir adamı, ya da müthiş umut veren Del Potro, Soderling, Berdych gibi adamları tekrar mağlup edip geri çıksın oralara.. Gerek de olduğunu düşünmüyorum. Bence en onurlusu şimdi çıkıp "buraya kadar" demesidir hatta. Muhtemelen de ne Nadal, ne de bir başkası onun bugün ulaştığı noktaya hiçbir zaman ulaşamayacak..

" Please welcome.. The greatest tennis player of all time. Roger Federer... "

13 yorum:

Cassy dedi ki...

Bir Federer hayranı olarak keyifli ama sona doğru hüzünlü bir ruh haliyle okudum yazıyı. Ellerine sağlık, çok güzel.

kisaltma kablosu dedi ki...

futbolun maradona'sı, basketbolun jordan'ı, bilardonun ronnie'si, yüzmenin phelps'i, atletizmin usain bolt'u. ve belki de kariyer olarak hepsinden daha fazlasi. güzel yazı. ellere kollara sağlık çağlar yıldız.

Adsız dedi ki...

bence federer'i övcem derken rafa'yı biraz küçümsemişsin.

kisaltma kablosu dedi ki...

?????????????

ben nadal'la ilgili birşey söylemedim. sadece federer'i övdüm.

Çağlar dedi ki...

Yok sanırım yazıyı yazana söylemiş adsız arkadaşımız. Ama işin ilginci ben de Nadal için bir şey söylemedim :) Fedex'in tarihin en iyisi olduğunu söyledim. Ki dünya üzerinde bunu inkar edebilecek bir kişi daha yoktur sanırım. Sadece 3 yerde Nadal ismi geçti, onların da biri bilgi amaçlıydı, diğer ikisinde de övdüm hatta :) Heheh..

yürüyen aksam dedi ki...

çağlar da aşk-ı memnu izliyor olsa gerek ki efsane "behlül kaçar" repliğinden esinlenmiş başlık atarken =)) güzel de olmuş. ama tenisle pek ilgim olmadığı için yazının tamamını okuyamadım itiraf ediyim.

Çağlar dedi ki...

Yok be abi, şu son sezon finalinden sonra Facebook'ta videosunu gördüm mezarın başında ağlayarak diyordu, oradan şaaptım. Valla :)

Adsız dedi ki...

atma çağlar din kardeşiyiz :D

Berke B. dedi ki...

Federer'in son 1-2 yılı çok güzel özetlenmiş. Bunun üstüne söylenecek çok fazla bir şey yok.

Onun 2009'a kadar ki en büyük amacı kazanamadığı tek Grand Slam olan Fransa Açık'ı kazanmaktı. Sonuçta Nadal varken Fransa Açık'ı kazanmak, Sampras'ın rekorunu kırmaktan çok daha zor gözüküyordu.

2009 Avustralya Açık finali sonrası Federer'in döktüğü göz yaşları sanırım her tenis severin aklına kazınmış görüntülerden biridir. O gözyaşlarında çok şey saklıydı aslında, o zaman bile her ne kadar Grand Slam yapamamış veya Grand Slam rekorunu kıramamış olsa da tarihin en iyisi tartışmalarının yaşandığı günlerdi ve bir anlamda kariyeri boyunca sergilediği muhteşem sporcu karakterinin de yansımasıydı.

Çoğu kişi döktüğü gözyaşlarını -hem de en büyük rakibinin önünde- bir zayıflık belirtisi olarak değerlendirse de altında yatan kazanma hırsı da bir o kadar büyüleyicidir.

Sezonun devamında Nadal'ın dizlerinden yaşadığı ağır sakatlıklar Federer için bulunmaz bir fırsat doğurdu ki o da bundan sonuna kadar yararlandı. Ocak sonunda Federer devri bitti mi derken Haziran sonunda efsane statüsüne ulaştı.

O korttaki mütevaziliği, sportmenliği ve centilmenliğiyle zaten herkesin gönlünü fethetmişti. Ancak artık biliyoruz ki Roger Federer tenis tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu, bunun aksini söylemek hakikaten çok zor.

Federer'in motivasyon sorunu yaşadığı doğru, bunun için onu suçlayamayız ama ben onun en az 2 Grand Slam daha kazanacağını düşünüyorum. Henüz yaşı genç, belki en iyi zamanları geride kaldı ama en az 2-3 sene daha üst seviyede tenis oynamaya devam edecektir diye düşünüyorum.

Bir küçük parantez de Nadal'a açayım. Bizim ülkemizde bir taraf tutup diğerini kötüleme huyu çok gelişmiş. Ama teniste böyle bir şey yok. İstediğiniz kadar Federer'ci veya Nadal'cı olabilirsiniz, böyle bir ayrım bile olmamalı o başka bir şey ama yine de diğer tarafa saygı duymak zorundasınız.

Yazının son cümlesine ise pek katılmıyorum. Ben eminim ki bir gün birisi çıkıp Federer'in rekorlarını bir ileri seviyeye taşıyacaktır. Bugün buna en yakın isim Nadal. Henüz 24 yaşında 8 Grand Slam sahibi bir isimden bahsediyoruz. Çok çok basit bir hesapla en kötü 6 sezon daha tenis oynayacağını varsaysak 25 Grand Slam'de 8 şampiyonluk Nadal için gayet olası bir ihtimal. Ancak en büyük engel dizleri.. Sakatlığının etkilerini son 3-4 ayda görmesekte ilerleyen zamanlarda yine sorun yaratacaktır.

UnjustLucifer dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmasına karşı senin federer hayranlığını bildiğimden ötürü bu yazının çok erken yazılmış olduğuna inanmaktayım...

Maçlarda vucud dilinden ne kadar bittiğini değil, aksine ne kadar umursamaz bir tavırda olduğunu gördüm ben.2008 de ki durmun nedenlerini sende benim kadar iyi biliyosun ve halen tenis (güncel) zamanlarda ne kadar etkili bir oyuna sahip olduğunuda biliyoruz.

Yazının sonunda aslında sende benim dediğim noktaya getirmişsin olayı. Hırr'ın kaybolmasından daha çok onu şu aralar yakan şeyin umursamız tavırlarının olduğu çok aşikar.

Ha birde, Sampras gibi paspas olacak bir adam olduğunu düşünmüyorum (son demlerinde) Biraz daha devam edicek, en azından seneye de onu turda görebilceğimiz belli. Seneye birşey çıkmaması halinde, kortlardan çekilecek kadar da büyük bir oyuncu..

Bir geri dönüş gelecektir ama... Mutlaka yapıcaktır...


^^ Yukarıdaki yoruma gelince, nadal gibi fiziğe dayalı ve sahada deli dana gibi koşan bir adamın çok uzun ömürlü olacağını düşünmüyorum. Şu anda federer'inde ortalıklarda gözükmemesiyle yenilmezmiş gibi duruyor.Toprak kortta ona rakip olacak bir adamın olmamasını anlayabilirim, ama yorumda da söylendiği gibi, dizler onu taşımaz, taşımayacaktırda.

viva espana dedi ki...

nadal çoktan bitmişti size kalsa, her seferinde aynı muhabbet, en sonunda gerçekten bitecek, hani tenisi bırakma yaşına gelmesinden bahsediyorum. o zaman da bak ben demiştim denir kesin, 'taşımadı işte'.

Adsız dedi ki...

sampras nasil demlerinde paspas oldu yahu ? adam amerika acigi kazanarak emekli oldu.

Adsız dedi ki...

federer in gelmiş geçmiş en büyük tenisçi,ve hatta bana göre sporcu olduğu çok ama çok açıktır.bunu göremeyen ne tenisten ne de spordan anlıyordur.yazı genel itibariyle iyi olsa da federer taraftarı olduğunu iddia eden yazar arkadaşımız neden onun röportajlarını hiç okumamış,neden federer e hiç güvenmemiş anlamak mümkün değil.federer gibi büyük bir sporcunun artık hırsı kalmadığı halde oynadığını iddia etmek nasıl bir yanlıştır.wimbledon da berdychle olan maçında aslında nasıl istekli olduğunu,aldığı bazı puanlardan sonra federer den görmeye alışkın olmadığımız şekilde c'monların geldiğini görmemek için kör olmak gerek.maçtan sonraki üzüntüsünü görmemek için kör olmak gerek.federer in yenilip yenilip 1 yıl sonra gideceğini iddia edenler lütfen gidip federer in sadece 1-2 röportajını okusunlar.o zaman bu adamın alışılageldik bir sporcu olmadığını anlayacaklardır umarım.ben onun en az 20 gs kazanacağına inanıyorum ve inş. gerçekleşecek bu.
ayrıca şu kneedal a da sakattı sakattı demeyin sinirlerim bozuluyor.hala göremiyormusunuz bu adam her yenilgisinde sakatlığını bahane ediyor,o durumu kendi lehine çeviriyor.3.tur wimbledon 2010 maçını bir izleyin neler yaptı bu adam.5 kere tıbbi yardım çağırdı kendisine setlerde 2-1 yenikken.orada yenilseydi insanlar ne diyecekti sakat vah tüh..ama gelin görün ki rakibi oyundan böylelikle soğuttu maçı kazandı,maçtan sonraki açıklaması daha da komik.tıbbi mola aldığı kolunun durumunu sordular kendisine perfect is perfect diyor.başka bir maçında muz yiyor boğazına kaçıyor muz,tövbe tövbee.sonra yine 2010 wimbledon 3.turda maç sırasında koç yardımı alması ayrı konu tabii,maçtan sonra süpervisor e şikayet edeceğim hakemi diyen adam cezayı yeyince rules are rules deyip kabulleniyor.ama bunları sorgulayan yok.varsa yoksa federer bitti.maç sonrası röportajında federer rahat olmadığını sırtında ve bacağında problemler oldugunu söyledi.kaldı ki bu asla bir bahane değildir,ancak 2.tur maçında federer in bacağındaki sargıyı biz hayranlarından başka kimse de umursamamıştır.kneedalsa ömrü hayatı boyunca sakattır.murray e AO maçında sakatlığı yokken yeniliyordu,neymiş efendim maçta ağrısı başlamış 3-0 olmaya çok yakın bırakıverdi beyefendimiz maçı.neden?e sakattı maç boyu ondan yenildi değil mi?federer madridde çatır çatır yendi neden yine sakat.soderling çatır çatır yendi kimse inkar etmesin çıkmasaymış maça oynayamayacak kadar kötüyse,bizi burda delirtmesin.anlayacağınız kneedal yenilirken zaten sakat,yenerken ise sakat sakat yener çünkü insanüstüdür.sevgili yazarımız bile maşallah nadal diyor arkasından sakatlık sözcüğü geçiyor.neden diye bir sorun kendinize Allah aşkına,artık bahane aramayın bu adamlar için.
eh özet geç derseniz,federer ister 1. ister 5. ister 100. olsun bizim ona güvenimiz tamdır.federer in aldığı en ufak bir galibiyette, federer e bitti diyen densizler 360 derece dönüp federer en büyük diyeceklerdir.federer bundan sonra hiç birşey alamasa bile yine bütün tenisçileri sadece wimbydeki 6 yazılı ayakkabısıyla bile satın alır.federer raketi elinden bırakmadığı sürece kimsenin ona bitti demeye hakkı yoktur.kneedal ise ne onun başarılarının ne de klas duruşunun 5 te 1 ine ulaşamaz bu böyle biline..