10 Ağustos 2009 Pazartesi

Şişko Nuri


Bizim bu eski sinema ve ses sanatçılarının yıllar sonra sefillik içinde yaşaması olayı iyice meşhur bir durum haline geldi zaten. Tabii Cem Yılmaz'ın dediği gibi bazen bu "bak yıllarını verdi sinemaya, şimdi sürünüyo, helal olsun ulan!" tarzında karşılansa da, hem sektör hem mevcut şartlar için acınası bir durum.

Efsaneler efsanesi Şişko Nuri'ye can veren aktör Sıtkı Sezgin de aynı durumda mesela. Yani 40 yıl boyunca, 300'den fazla Türk filminde oynamış bir adamın bu hale düşmesi de insanı dumurlardan dumurlara sürüklüyor elbet. Tabii en azından Sıtkı Sezgin, bunu gururlu bir yaşam mücadelesi olarak yorumlamak yerine, gerçekçi pencereden bakıp şöyle konuşmuş:

Sanatçılar popüler dönemlerinde akan sudan kovalarını doldurmalı. Gazetelerde, televizyonlarda sık sık haber yapılıyor, "Bir dönemin ünlü sinema sanatçısı parklarda dileniyor" diye. Veya "Ünlü ses sanatçısı parkta bankların üzerinde yatıyor" diye. Bu gibi haberler hepimizi üzüyor, ama ünlü sanatçıların bu olayda kendi hataları da var. Şan, şöhret döneminde kazandıklarının hepsini yiyorlar, kumarda, at yarışında büyük miktarlarda para harcıyorlar. Yaşlanıp para kazanamaz hale gelince de çevrelerinde kimse kalmıyor. Sonra pişmanlık duyuyorlar, ama iş işten geçmiş oluyor. Albümlerdeki fotoğraflar, arşivlerdeki gazete haberleri karın doyurmuyor. Ben kazandığım paranın bir bölümünü biriktirip, şimdi kimseye muhtaç olmadan yaşıyorum. Devlet yaşlanan sanatçıların kalabileceği bir huzur evi kurmalı. Burada yardıma muhtaç veya yaşlı sanatçılar birlikte kalabilmeli. Burada kalanlar emekli maaşlarını veya gayrımenkul gelirlerini buralara vermeli, çark dönmeli. Bu konuda bazı girişimler oldu, ama bugüne kadar sonuç alınamadı. Sanatçılara kapılarını açan yardım kuruluşlarına da müteşekkirim.”

Yani hem kendi hatasını, hem yapılması gerekenleri bence doğru şekilde anlatmış en azından. Adam resmen Kayseri'deki bir düğün salonunda sunucu olarak para kazanıyormuş. Kim bilir 500'e mi, 600'e mi çalışıyor artık... Bu çok acınası bir durum değil mi ya?

1 yorum:

Enes dedi ki...

İbretlik bir yazı olmuş... Açıkçası sürünen sanatçıya da, artiste de, şarkıcıya da hiç üzülmem.

Topluma malolmuş insanlar olmaları yaptıkları işin senin benim babamın yaptığından daha makul ve mühim olduğunu göstermez. Onların sinemaya veya müziğe verdiği emeği benim insanım da ailesine veriyor. Toplumun sürünmesi sıradan oldu da artistlerin sürünmesi mi önemli?