4 Temmuz 2008 Cuma

Hollywood

Yazıyı geçen sene yazın yazmıştım, blogu tekrar açınca buraya da koyayım dedim.


Sinema dünyasında bir numaranın neden ABD, neden Hollywood olduğunu düşündünüz mü hiç? Gerek duymadınız mı?

Hollywood'un maddi olarak üstünlüğü tabii ki su götürmez bir gerçek. Ancak ben paradan çok filmlerin çekim tarzları ve sıklıklarıyla ilgili birşeyler söylemek istiyorum.

Hollywood'un müthiş filmler çıkardığı, sinemanın kült (belirli bir hayran kitlesi olan yıllar geçtikçe bu kitleyi arttıran filmler) yapımlarına imza attığı gerçeğini herkes biliyor ve gayet de kabul edilebilir bir durum bu. Orasının daha popüler olması veya bütün big man'lerin orada olması bahane olamaz sanırım. Çünkü onların da orada olmalarının sebebi Hollywood'un "Halivud" diye okunması değil elbette. Yada daha anlaşılır bir dille; orada bulunmalarının sebebi ortamın kara kaşı-gözü değil tabi ki, kalitesi. Halivud bu kaliteyi yakalayamasaydı bu kadar kalabalığı etrafında toplayamazdı herhalde. Hollywood yalnızca bir isim, onu Hollywood yapan oranın kalitesi. American Idol'daki Randy boşuna mı "Hey man, welcome to Hollywooood!" diyor..?

Boş muhabbet kısmını biraz da can sıkıntısından uzun tuttum, pardon. Evet ne diyorduk, Hollywood'un kült yapımlara, diğer uyduruk sinemalara örnek teşkil eden (hatta diğer ülkeler tarafından berbat şekilde kopyalanan, yani kopyalanamayan) eserlere imza attığı doğru. Peki ya sadece bu zirvede duran filmleri sayesinde mi "velkam tu halivuud?" diyor Randy?

E tabi, mutlaka en büyük nedeni odur.

Ama her toplu (topluca anlamında) spor dalında olduğu gibi, sürekli göz önünde olan ve herkesin konuştuğu esas adamların yanı sıra onlar kadar patlamalı-büyük işlere imza atmadıkları için o kadar göz önünde olmayan rol adamları vardır. Bu rol adamları, diğer yıldızlar gibi çok fazla göz önünde olmazlar çünkü yaptıkları işler olağan olarak yaptıkları şeylerdir ve süreklidir. Yıldızlar ise o patlamaları kırk yılda bir de yapsalar bir numaradırlar. Fakat çoğu kişi bilmez ki arkalarında o minik adamlar olmasa, onlar büyük adam olamazlardı. Her sektörde en önemli şey görünmeyen kahramanlar ve tamamlayıcı parçalardır.


Örneği böyle bağlamayı düşündüm, umarım yeterince açıklayıcı olabilirim. Şimdi... Hollywood sinemasında da The Godfather olduğu kadar I Want Candy de var. Pulp Fiction olduğu kadar Just Like Heaven da var. Ama 1 tane The Godfather varken 100 tane Just Like Heaven var. Yani her yıl belki belki 1 tane kült film çekebiliyorlar, ama 100 tane sıradan film çekiyorlar (Hollywood'a göre). Bu 100 sıradan filmin içinde çok kötü olanları da vardır birkaç tane. Birazı için sadece "iyi" denebilir. Bir bölümü ise kötü olarak nitelendirilebilir.

Ama "izlenebilir kötü filmler" vardır... Just Like Heaven gibi, The Girl Next Door gibi, Romy & Michelle gibi... Gibi gibi...

Hollywood bunlardan bolca çıkarır. Hem de akıl almaz bir istikrar, müthiş bir devamlılık ile çıkarır. Profesyonelce bakıldığında "kötü" olarak değerlendirilir ama kimse bunun farkında olmaz. Arkadaşlarla sinemaya gidersiniz veya evinize DVD'sini alıp, oturup izlersiniz ve -eğer aşırı profesyonelce bakmıyorsanız- hiç sıkılmaszınız. Filmin sonunda "vaayy inanılmaz filmmiş" demezsiniz ama "güzel filmmiş, sevdim" dersiniz. Biraz daha bilinçli pencereden bakarsak; "püfff yine yeniden çevrim, berbatmış" demezsiniz ama "orjinal değildi ama eğlendim" dersiniz. Sonra da "ee, halivuud be abi!" der, aranızdan bazıları...

Holywood'un neden en üstte olduğunu bilenler...

Hiç yorum yok: