Benim tuttugum takımlar

Genelde sporda büyük takımlara karşı sempatim yoktur. Her zaman mutevazi takımlar bana daha sempatik gelir. Öyleki NBA'de tuttugum takım genelde her sezon hedefini sadece playoff yapmak olarak belirler. Lakers gibi Bulls gibi Celtics gibi bir geçmişi yoktur. Zirveye oynadıgı kısa zamanlarda olmuştur ama şampiyonluk kupasını hiç kaldıramamıştır. Bulundugum ülkede taraftarlarının sayısı çok azdır. Fazla taraftarı olan büyük takımları tutan arkadaşlarımın muhabbetlerine hep imrenirim. Ama yinede severim Orlando Magic'i.

Herkes İngiltere'de ManU, Arsenal, Liverpool gibi takımlar tutarken ben beşinci lig takımı Cambridge United'ı tutarım. Tabi bunda FM'nin katkıları büyüktür ama benim CU'a olan sevgim başka bir sevgidir. Onun tarihinde hiçbir başarısı yoktur. Ne eskiden guzel günler görmüştür ne de Premier League'de top koşturmuştur. Ama ateşlidir seyircisi...

En sevdiğim spor, amerikan futbolu. Taktiğin, tekniğin, güçün, takım oyunun en önemli olduğu sporun amerikan futbolu olduğunu düşünürüm. Bana göre oynaması en zevkli sporda amerikan futboludur. O kaskı o shoulder pad'i giyip sahaya çıkıp tackle yapmanın verdiği hazı hiçbir şeye değişmem. En karizmatik sporcuların amerikan futbolu oynayanlar oldugunu düşünürüm. Yaklaşık 3-4 senedir amerikan futbolunu takip etmeme ragmen, Green Bay Packers'a nedense çok bağlıyım. Kazansa sevincden uçarım, yenilse ağlarım.

NFL'in en çok şampiyon olan takımı. Ama ben bu takımı tarihi için tutmam. Öyle ki ben Packer oduğumdan beri efsanevi dönemleri çoktan geride kalmış bir takım Packers. Yani takım en kötü günlerini geçirirken ben Packer oldum. Packers NFL'in en büyük takımı ama en "küçük" takımı. Bir köy takımı Packers. Tam anlamıyla halkın takımı. Haritadaki en küçük şehir Green Bay. Stadı şehirin nufusu kadar ama her maç dolu. Etraftaki şehirlerden özellikle Milwaukee'den çok taraftar desteği alıyor.

New England Patriots, NFL'de 2000'leri domine ederken ben Packers oldum. İyikide Packer olmuşum tıpkı Magic gibi "o gece bu sene" tarzı giriyorum her sezona.

Aynı amerikan futbolunda Patriots'ın yaptığı gibi, Galatasaray 90'ların sonunu ve 2000'lerin başını domine ederken futbolda, ben Fenerbahçe'li oldum. Sanırım 97 yılına falan geliyor futbolla ciddi anlamda ilgilenmem. En kötü döneminde Fenerbahçe'nin... Ailemde Fenerli yokken ben Fenerbahçe'yi tercih ettim. Bu kötü giden ya da küçük takım sevdam nerden geliyor bilmiyorum ama futbolda tuttuğum takım gerçekten çok büyük bir takım.

Bu gün internette Deivid'in sakatlanması haberine bakarken tekrar kafama dank etti. Ben öyle bir takım tutuyorum ki benim takımımda idmanda Real Madrid'in efsanesi, küçükken sokakta maç yaparken, Ronaldo ve Rivaldo kapıldıktan sonraki üçüncü isim tercihimiz olan Roberto Carlos ve bir başka dünya yıldızı Mateja Kezman pas yapıyor. Bu takım bana 55000 kişilik stadında İnter'i, Sevilla'yı, Chelsea'yi yenerken izleme fırsatı veriyor ve üzerime konfeti yağdırıyor. Tuttuğum takımın teknik direktörü Avrupa Şampiyonu. Bunu bana gururla söylettiriyor. Her sezon gerçek bir yıldız transferinden emin olmamı sağlıyor.

İyiki kötü takım tutma sevdam varki zamanında Fenerbahçe'li olmuşum, şuan takımımda Roberto Carlos'u, Kezman'ı, Alex'i izliyorum... Hooijdonk'u, Ortega'yı, Appiah'ı, Rebrov'u, Anelka'yı izledim. İyiki zamanında MTK'ya, Pendik'e yenildiğimizde ağlamışım, iyiki Galatasaray UEFA kupasını aldığında boynum bükük okula gidip Fenerbahçe olmaktan vazgeçmemişim.

Şuan Fenerbahçe'li olarak çok güzel gunler yaşıyorum. Deivid sakatlanıyor yerine çok iyi bir adam alınabileceğini biliyorum, La Liga gol kralının Fenerbahçe'ye gelebileceğini biliyorum, Etoo'nun ve diğer yıldızların gelebilme ihtimalleri diğer takımlara oranla daha gerçekci geliyor bana.

Darısı Cambridge United, Orlando Magic ve Green Bay Packers'ın başına... Fenerli olmak güzel şey yaa...