26 Eylül 2008 Cuma

Aşk


Kimine göre dünyanın en güzel, en etkileyici şeyi; kimine göre gereksiz, acı verici, hatta olmayan birşey. İnananlar var, inanmayanlar var. İnananlardanım ben. Yani ismi aşk mı bilmiyorum ama, aşk diye tarif ettikleri şeye birkaç kez yakalandım.

Bütün hayatı düzgün giden bir insan kolay kolay aşık olmaz. Aşık olmak biraz farklı bir durum. Aşkı, vücuda enjekte edilebilecek "büyük bir kütle" 0larak tanımlıyorum ben. Bu yüzden kolay aşık olunmaz. Genelde hayatında bir boşluk olan, hayatından sıkılmaya, etrafındaki şeylerden uzaklaşmaya çalışan insanlar olur. Depresif yaşam, farklı arayışlar iter yani aşka... İşte büyük kütle dememin sebebi de bu. İnsan, hayatındaki boşlukları "birşey" ile doldurmak için olur aşık. Sanatçının dediği gibi tıpkı; "Umutsuz olduğu bir anda sevmek ister her insan" , "Kendinden emin değilken sevmek..."

Tam olarak dediklerimle örtüşüyor bu lirikler. Evet, ne diyorduk? Evet... Ve bu kütle, görevini de müthiş görür. Hayattaki boşluğu kısa vadede doldurur gerçekten de. Aşkların kısa ömürlü olması da bununla bağıntılıdır... Hayat hep boşluklarla dolu geçmez çünkü. Zaman gelir o kütle vücuduna ağır gelir. Daha doğrusu hayatında daha önce oluşan boşluklar, kısa süreli boşluklar olduğundan, boşalan yerlerden gidenler tekrar vücuda girmek ister. E vücutta da yer kalmamıştır. Vücut da büyük kütle olan aşkı atmaya başlar yavaştan. "Acaba ona karşı aşkım bitti mi?" hissi de bununla alakalıdır. Eğer gerçekten bu endişende haklıysan, kütle parçalar halinde yavaşça vücudundan çıkıyor demektir.

Evlilik aşkı öldürür. Evet.

Evliliğin aşkı bitiriyor olması da yine bununla alakalı ama biraz da hevesle alakalıdır. Evlilik aşkı kesinlikle öldürür. Hemen olmayabilir, ama öldürür. Neden? Çünkü birey, aşık olduğu kişiyi ulaşılamaz olarak görmek ister. Üstün varlık olarak görür. Kendinden üstün, annenden, babandan üstün, kardeşinden üstün, diğer bütün kızlardan üstün görülür aşık olunan kişi. Ama evlenince bakarsın ki, aslında sürekli vanilya kokmuyormuş. O da terleyince pis kokuyormuş, o da geğirip, sümkürüyormuş. Onu osururken görürsünüz, burnunu karıştırırken, -afedersiniz- sıçarken izlersiniz. Demek ki çok da farklı, ulaşılamaz değilmiş. Onun da boku sizinki gibi iğrenç ve pis kokuyormuş, düşündüğünüzün aksine pembe ve vanilya kokulu değilmiş. Şaka bir yana, bu da üstün varlık olduğu düşüncesini yok eder, dolayısıyla da aşkı...

Hayatımda şu sıralar boşluk yok. Aile durumu, maddi durum, iş vs. düzene girmiş durumda çok şükür. Ama aşık olmak istiyor canım. Sevmek istiyor... Sonuç? Malesef sevemiyorum. Neden? Çünkü vücudumda o kütle için yeterli boşluk yok. Kimse de aşık olmak için hayatında boşluk yaratmaya çalışmaz.

6 yorum:

Basket Europe dedi ki...

Evlilik aşkı öldürmez, öldürmemli. Benim aşkm evlenince bitmedi aksine daha da arttı. Evlenmeden önce aşık olduğum hatuna, evlendikten sonra daha da aşık oldum. Her geçen gün bir önceki günden daha aşığım ona. Bu yüzden evlilik aşkı öldürmez, artırır diyebiliyorum. Her gün ama her gün hayatta en çok sevdiğin kişiyi yanında görmek, onunla birlikte yemek, içmek, uyumak, yatmak, kalkmak... Bunlar aşkı neden öldürsün ki?

Enes dedi ki...

Hayatımda tek bir defa karşılıklı bir aşkım oldu. Onun dışında hep karşılıksızdı... Tarifi zor bir duygu, ifade etmesi çok güç. Hiç gelmeyecek birini beklemek, umut etmek, istemek...

3 senedir hiç gelmeyecek bir trene biletim var. Ne zaman yırtacağım, ne zaman o cesareti göstereceğim hiç bilemiyorum...

Belki diyorum hep... belki?

psikolojibu dedi ki...

Benimde 2 yıllık karşılıksız bir aşkım var sınıfımdaki birine karşı..Aslında 1 yıllık desek daha doğru olur..Geçen sene onu sevdiğimi düşünürdüm ama sadece hoşlanıyormuşum..Eskiden onun yanında olmak bile mutlu ederken şimdi sana slm verdiğinde neden sadece selam verdi diye düşünüyorsun ve yetinmiyorsun..

Karşılıklı bir ilişkim hiç olmadı (ilkokul aşklarını saymazsak) ama platonik denilen illeti kimseye tavsiye etmem..Platonik aşka pek inanmazdım ama adamı harbi harbi pis çarpıyor :) ve şu sözlerde bana tam uyuyor -- Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli --

Çağlar dedi ki...

@Basket Europe,
Tabii ne kadardır evli olunduğu da önemli. Yani 1 yılda öldürecek diye birşey yok sonuçta. Ama 5 yıldır yaşadığın bir insanı ilk aşık olduğun günlerdeki kadar sevmek pek mantıklı gelmiyor bana. Tabii ki ben daha bu konularda tecrübesiz sayılabilecek biriyim. Sonuçta yaşım ne, başım ne.. Evlilik de geçirmedim yani. Ama sadece düşündüklerimi söylüyorum.

Adsız dedi ki...

Hiç olmuyacağımı düşünürdüm.Öyle bi insan değildim.Bi sabah ansızın gördüm dersanede ve peşini bırakmadım.Belki defalarca yalvarttı beni.onu hr gördüümde içim kıpır kıpır oluyordu.hala öyle.
şu anda beraberiz.gerçekten sevdiğimi ilk defa gördüm. Lay ay lom günübirlik bi insandım günümün yarısını alkollü geçirirdim.
Şimdi onunla beraberim beni gerçek anlamda toparladı.İnsan kılığına bürüdü.Gerçekten çok seviyorum
Mustafa(L)Gamze
(herkesin mutlu bi ilikiye gerçek bi aşka ihtiyacı vardır her ne olursa olsun)

Cenky dedi ki...

Sevgili Çağlar basket europe biraderimizin söylediklerinin altına aynen atıyorum imzayı hem de evliliğinin 6. senesini yaşayan biri olarak. Düşüncelerine saygım sonsuz ama doğru kişiyi bulmak önemli bir etken aşkın yönünde. Umarım çıkar karşına. O kütle aniden girer vücuduna ve diğer kütleleri küçültür ya da atar bünyeden, sadece aşkına odaklanırsın hele bir de dedim ya doğru kişi ise ömür boyu odağın değişmez.