19 Eylül 2008 Cuma
Bir bok bilmeden "çok bilirim"ciler #2
Geçenlerde yazmıştım konu hakkında uzuun uzun düşüncelerimi. Ayşe Özyılmazel'in bilgisizliğini kör eleştrilerle örtmeye çalıştığını falan.. Aslında bunun bilgisizlikle de alakası yok. Çünkü o şeyler bilinemeyecek şeyler değil. Bilmezsin ama 2 tık önünde internetten herşeyi öğrenirsin. Şimdi "durduk yerde neden yazının 2. bölümünü yazıyorsun?" sorunu varsa akıllarda, söyleyeyim; Ayşe Hanım da bugün bir kez daha taşımış köşesine Didem Erol'u. Röportaj yapmış kendisiyle, konuşmuş uzun uzun. (Röportaja bu linkten ulaşabilirsiniz ama yarın muhtemelen link ölmüş olur)
Konuşmada, Didem Erol sağolsun benim önceki yazımda söylediğim herşeyi söylemiş. Yani Özyılmazel'in bütün cahilliğini kibarca yüzüne vurmuş. Bütün Hollywood olayını, filmlerini, herşeyiyle ayrıntısını açıklamış. Ayrıca Aysun Kayacı'ya da öyle demediğini, genel olarak "filmde öpüşmem, sevişmem diyenler evde börek açsın" dediğini, ama medyanın bunu Aysun'a mal ettiğini de yazmış. Yani şu röportajdan sonra Ayşe Özyılmazel'in önceki yazısının ne kadar gereksiz, ne kadar içi boş olduğu ortaya çıkıyor.
İşin ilginci, Didem Erol'un mesleğine, yaptıklarına o kadar giydiren bu hanımefendi, röportajda görüldüğü gibi daha önce söylediği şeylerin doğru olmadığını, birşey bilmediğini anlayınca neden hiçbir yorumda bulunmamış? "Didem Erol, Hollywood ünlüleriyle foto çektirmekten başka işe yaramaz" , "Bir tane filmine denk gelmedim" diyen bir insan, bu röportajının altına neden iki satırlık bir yorum eklemez, ekleyemez? Madem o kadar köşe yazarısın, herşeyi bilirsin.. Altına "pardon, yanlış biliyormuşum, abartmışım" türü bir özür satırı yazacak kadar kendine güvenin yok mu?
Bir güzel beraber resim de çektirmişler, yukarda görüldüğü üzere...
Kategori:
Kültür-Sanat,
Magazin,
Medya,
Sinema
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder