Bellinzona 3 - 4 Galatasaray
Galatasaray'da küçük takım hastalığı var. Tromsö, Slava, Bolislav, Bellinzona... En formda döneminde de olsa isimsiz Avrupa takımlarına karşı amatör kalitede futbol oynuyor. Endişe verici bir durum. Topa vuramadılar. Hem gol vuruşlarına, hem normal toplara.. Uğursuzluk var gibiydi. Orta açmaktan aciz bir görüntüdeydi adamlar. Özellikle Volkan ve Serkan orta açmayı bilmiyorlar. Kötü orta yapıyorlar demiyorum, orta yapamıyorlar resmen. Önlerindeki adama çarptı top defalarca. Herifler 10 kişi kaldıktan sonra bile üstünlük kurulamadı. Gerçi bu tamamen geriye yaslanmalarıyla ilgiliydi. Baros'un ve Lincoln'ün golleri de rakibin hediyeleriydi zaten. Üstüne üstlük gol de yendi. Herifler biraz becerikli olsalar yenebilirlerdi.
Bu arada böyle maça böyle hakem. Maçın gidişatına etki etti mi, etmedi mi tartışılır ama çok rezildi. Tuhaf tuhaf düdükler çalıp durdu. Elle kesilen iki net pozisyonda, iki net penaltıyı göremedi. Topa takılıp düşen adamın lehine faul çaldı falan... Kamera şakası gibiydi. Kırmızı kart doğruydu neyse ki.
Bu takımı bir şekilde eleyeceği kesin Galatasaray'ın, orası ayrı. Ama bu şekilde olması bir Galatasaraylı olarak beni utandırıyor açıkçası. Doğruya doğru. Utandırıcı bir maç oynadık İsviçre'de. Çok net yani...
PS: Ulan bu Lincoln geldiğinden beri tahminen 10 civarında gol attı da, acaba kaç tanesi direkt gol oldu? Neredeyse bütün golleri rakibe çarparak giriyor kaleye. Neyse, bu da bir "şey".
1 yorum:
Lincoln uzun süredir ilk defa bu kadar özverili oynadı. Nonda ve Baros ilk yarı biraz becerikli olsa 4 asistle daha ilk yarıyı kapatacaktı...
Takımı da defans kurgusu harici beğendim. Bu kadar rahat pozisyona giren takım çok can yakar.
Yorum Gönder