30 Eylül 2008 Salı

NBA Preview - Houston Rockets


NBA Preview'e Houston Rockets'la devam ediyoruz...

Geçen sene taraftarlarına hüsran yaşatan takımlardan biriydi Houston Rockets...
Beklentileri bir türlü karşılayamıyorlar. Ming ve T-Mac'in olduğu bir takımdan elbette daha yüksek dereceler bekleniliyor. Kaldı ki, bu takım sadece bu 2 yıldıza sahip değil, Battier-Scola-Alston vb. adamlar da o kadar küçümsenmemeli. Geçen senenin eksiklerinden başlayalım.

En büyük değişiklik, koç değişikliğiydi Rockets'ta geçtiğimiz sezon. Van Gundy yerine Adelman geldi. Koç değişiklikleri hemen etki göstermez NBA'de. Zira sistemler, futboldaki gibi hemen alışalısı şeyler değiller. Bundan öte, o koç kendi sistemine uygun olan adamları monte etmeye çalışır, olmayanları da ne yapar eder takımdan atar. Kolay değil yani koç değiştirmek. Adelman'ın da ilk senesi -bana göre- önemli değildi. Yao-McGrady ikilisinin yaşları göz önünde bulundurulduğunda saçma gelebilir tabii ama elde olan birşey değil bu sonuçta, koç değiştiriyorsan sonuçlarına da katlanacaksın. Nitekim sezona epey durgun başladı Houston. Değişen hiçbir şey yoktu sonuç bakımından. Yine de Adelman'ın etkileri gözüküyordu: takım hücum yapmayı resmen özlemişti Van Gundy yönetiminden sonra. Houston'da başarılı savunma oyuncusu yoktu. Bir Battier, bir de içeride didinen Hayes-Landry. Eh, durum böyle olunca da takıma savunma anlayışını yerleştirmek saçmalığın daniskası oluyordu. Tam potansiyelini buldu Houston Adelman'la. Ancak sürpriz bir vakitte!

Yıldızlarının sakat olduğu, kimsenin beklemediği bir süreçte Houston tam 22 galibiyet aldı, ardarda! NBA gibi bir yerde şu tarz bir istatistiği yakalamak olağanüstü bir iştir. Ama anlaşılmayan iş, bunun nasıl yakalanmış olduğuydu... Yao yarısında sakattı bu serinin. T-Mac deseniz keza, iyileştiği gün yok. Gençlerle, yedeklerle bu seri. Fikstür kolaylığı da bir etkendi, önemli bir etkendi hem de ama yine de takım kimyasına denecek laf bulunamıyordu. Ama makus Houston kaderi işte: Yao Ming yine sakatlığa kurban oluyordu... Hem de sezonu kapatacak bir sakatlığa. O sıralarda Playoff sıralamasının tepelerinde bulunan Houston, sezonu -beklentilere kıyasla- oldukça vasat sayılacak bir dereceyle bitirdi. Playoff'lar yapıldı yapılmasına. Rakip Jazz'di yine ancak beklentiler sıfırdı adeta. Önceki sene yapılamayan şeyin bu sene Yao'suz yapılacağını iddia etmek epey saçma olurdu sonuçta. Neyse, Playoff'lardan da bir güzel elenildi ve elde vardı yine sıfır.

Yao'nun bir yaz dönemine daha sakatlıkla girmesi, T-Mac'in kalbinin(!) ilk turu geçemeden elenmelerinden sonra bir kez daha burkulması vb. şeyler... Herşey aynıydı. Ama Adelman'a laf edilemiyordu. O istediğini yapmıştı, Houston'ın potansiyelini ortaya koymuştu, hücum basketboluyla nelerin değişebileceğini göstermişti. Belki de sakatlık olmasaydı, biraz daha ileri gidebilirlerdi. Bu yüzden Off-Season'a aç olarak girdi Houston, kadroyu derinleştirmek ve biraz daha güçlendirmek adına.

Umduklarından fazlasını buldukları kesin, Ron Artest... Evet, Adelman Sacramento'dan eski öğrencisi olan Artest'i getirdi takıma. Deliliği bir kenara bırakırsak ne kadar kaliteli bir oyuncu olduğu tartışılmayacak bir oyuncu Artest. Savunması belki de kimse de yok, boyu ve fiziğine göre gücü desek tartışmasız 1 numara, hücumu da sorumluluk aldığında gayet iyi. Tek sorunu vardı, o da işte kafasıydı. Bunun da ilacı rahatlıkla Adelman olabilir, endişelenmeye gerek yok.

Artest'in katacağı çok şey var takıma. Öncelikle Battier artık komik kaçıyordu. İstatistiklere bakarsanız anlarsınız, takımın uzunlarından daha fazla bloğa, oyun kurucularından fazla top çalmaya sahip bir adam işte. Hatta bench'i katsanız bile geçemiyor diğer oyuncular Battier'i. Sürpriz olmasa gerek, takımdaki tek savunmacıydı. -dı ekini eklememin sebebi de Artest işte, yalnız olmayacak artık. Ciddi bir anlamda oyunun her 2 bölümünü de yürütecek bir adam gerekiyordu, Rockets'ın ilacı olacaktır.

Artest bir kenara, başka güzel hamleler de geldi Rockets'tan. Spurs'un veteranı Brent Barry katıldı takıma. Yaşlı gelebilir kimilerine. Ama Mutombo'nun olduğu bir takımda sırıtmaz herhalde. Kaldı ki neler yapabileceğini son Konferans Finalleri'nde görmüştük. Adelman'ın sisteminde de kafadan oynar. Tabii Alston'ın saçmaladığı bölümlerde de rahatlıkla 1 numarayı yürütebilir, Spurs'de zaman zaman Parker'ı yedeklediği gibi. Barry soyadını taşıması yeter zaten Rockets forması için! Bunun ötesinde, takımda tutulan 2 önemli oyuncu var: Mutombo ve Landry... Mutombo yine bırakmadı, bu gidişle vefat etse dahi formasının üstüne tabut figürleri bastırıp oynama devam edecek. Saçma değil yalnız tekrardan anlaşılması Mutombo'yla; takıma kattığı abilik olsun, Yao gibi sakatlıklara esir olmuş bir oyuncunun arkadasında bir yedeğe ihtiyacın olması olsun, oyuna girince bir hava katması olsun cidden önemli bir adam. Yani varsın çizsin o figürleri, ayrılmasın yeterki. Landry daha da önemli. Çok önemli. Geçen sene yapılan sürpriz serinin mimarlarındandı. Cidden çok yetenekli bir oyuncu, az kalsın uçuyordu GSW'ye, ama karşılamayı bildiler gelen teklifi.

Rotasyonu belirleyecek olursak;

Alston/Head/Brooks
McGrady/Barry
Artest/Battier
Scola/Landry/Hayes
Ming/Mutombo

Öncelikle bu dağılımın gerçeği yansıtmayacağını belirteyim. Bunun başlıca 2 nedeni var: Houston'ın cenabetliği ve oyuncuların birden fazla pozisyonda oynama özellikleri... Cenabetlikten bahsim sakatlıklardır, asla sabit kalmıyor kadro, en az 2 oyuncu sakat oluyor. Diğer nedenden bahsedecek olursak; ne Battier tam bir yedek oyuncu olarak görev alacak, ne de Hayes. Battier en az 25-30 dk alacak oyuncu, olmadı 2'den 4'ten alır. Hayes de keza, savunmanın önem göstereceği dakikalarda alacak süreleri. Hatta Artest'in gelmesiyle tekrardan ilk 5 biletini de alabilir, göreceğiz.

Hala 1 numarada büyük bir açık var. Alston fena guard değildir ama ne savunma vardır, ne de liderlik. Sokak topçusu işte. Güvenilecek bir adam değil, Playoff'ları da çıkaramıyor işte hiçbir zaman. Barry'nin gelmesi bu bakımdan iyi oldu, kesin kaydırılacaktır oraya. Yine de büyük sorunlar yaşanacak orada, açık ara takımın en zayıf noktası.

Takımın geri kalanı ise kağıt üstünde harika gözüküyor. Artest-Yao-McGrady üçlüsü zaten başlıbaşına bir takım. Bunlara katılan Battier, Scola, Hayes gibi görev adamları ve Landry, Head gibi gençler iyice arttırıyor tabii kaliteyi. Çok fonksiyonel bir bench, Hayes'le savunma yapılırken Scola'yla hücum yapılabilir. Veya daha hızlı bir takım isteniyorsa Artest 4'e çekilebilir. Dışarıdan vurmak isteniyorsa Barry-McGrady-Battier-Scola tarzı bir şablona girilebilir. Bu bakımdan da çok büyük bir avantajı var Houston'ın.

Bu arada Houston demişken girmemek olmaz ama Francis konusuna girmek istemiyorum hiç, yeniden 'Döneceğim.' filan dediğini belirtmiştim '2+1' adlı post'umda. Olmaz öyle şey, çok gördük bunları, umutlar kesilsin o şahıstan.

Houston bu sezon ne yapabilir, cidden çok zor bir soru bu. Batı'da işler fena karışık. Clippers'da aşı tutmayacak bana göre ama tutarsa bir rakip daha çıkmış oluyor Houston'ın önüne. Utah-Dallas-Phoenix deseniz güçlerinden birşey kaybetmediler. Lakers Bynum'ın dönüşüyle iyice ezer geçer zaten. New Orleans da geçen yılın tecrübesiyle arttıracaktır başarısını. Portland gençleriyle sürpriz yapabilir, Spurs yaşlılarıyla yine zorlayabilir. Denver kapalı kutu.

Bana kalırsa Clippers, Denver ve Portland dışında saydığım her takım geçecektir Houston'ı. 7'den girer diye düşünüyorum Playoff'lara Houston. Ama tabii sadece sezon öncesi yapılan bir tahmin bu. Hele de Houston için konuşurken epey bir dikkat etmek gerek. Öyle bir sakatlık potansiyeli taşıyorlar ki...

Bir sona bağlamak gerekirse herşey artık Tanrı'ya bağlı, sakatlıklardan sakınmak gerek sonuçta. Ancak Houston'ın önünde kolay da bir yol yok. Playoff'a girseler dahi, ikinci tura çıkacaklarını pek de sanmıyorum. Sakatlıklar bir kenara, bu kadar değişik bir kadronun takım kimyasını sağlamak kolay birşey değil. Tabii 'Houston şu kadroyla yapamıyorsa...' diyebilirsiniz ama Houston başarısız olacak demiyorum, nitekim 55'e yakın galibiyet sayısıyla bitirirler sezonu. Tek sorun Batı'nın fena güçlü olması.





Fikstür

Kadro

1 yorum:

Adsız dedi ki...

battier sakatlandı daha sezon baslamadan.

mcgrady'nin omzunda romatizma oldugu belirlendi ve dizindeki agrıların devam ettigini bizzat acıkladı.

mcgrady'e sasırmadım ancak battier'i bile sakatladı bu takım. en azından ilk 5'te kimin baslayacagı belli oldu battier'in sakatlanmasıyla, böyle bir artısı oldu diyebiliriz gibime geliyor.