14 Eylül 2008 Pazar

Mağaradan çıktım ve Lost'u bitirdim


2004'te başlayan, bütün dünyanın hastası olduğu Lost'a daha yeni başladığımı belirtmiştim eski postalarımdan birinde. İzlemeyen kalmamıştı artık zaten. Millet 5. sezonu beklerken ben ilk sezondan itibaren izlemeye başladım. Ve bugün itibariyle bitirdim. Yani 1.5 aylık bir sürede 4 sezonu su gibi izledim. Günde 8-10 bölüm izlediğim oldu. O yüzden diziyi belirli periyodik aralarla izleyenlere göre daha fazla şey kaçırmış da olabilirim. Çünkü dizi bir anlamda ayrıntı şovu. Ve çoğu bölüm üzerine düşünme fırsatı bulamadan yenisine geçtim. Birkaç aklıma kalan şey de ben yazayım dedim. Her ne kadar Lost'u yalayıp bitirmiş olsanız da, biliyorum ki Lost hayranları yine de her tür yazıyı merakla okuyorlar.

*** Yazının bu kısmından sonrası ilk 4 sezon için spoiler içerir! ***

Adamlar çok temiz dizi yapmış. Sürekli bir merak, heyecan, sürükleyicilik.. Zaman zaman ağlatacak kadar hüzünlü dakikalar. Özellikle Desmond-Penelope aşkı beni bitiriyor vallahi. Sonunda bir şekilde kavuştu aşkına Desmond, çok sevindirdi. Aşk demişken, Charlie ile Claire'ın hikayesi de çok güzeldi ama Charlie'nin ölümü beni şok etmişti. Dizide ağlamak üzere olduğum nadir anlardan biriydi. Ulan bazen de tam kıvama getiriyorlar, ağlamak istiyorum, kısa kesiyorlar, başka bir sahneye geçiyor, ağlayamıyorum.

Bence 4. sezon finali, finallerin en kötüsüydü. Yine de kötü değildi tabii. Ama o yuvarlak şeyi çevirip adayı taşıma türü şeylerle iş biraz daha bilim-kurgu/fantastik olayına kaçmaya başladı. Bu da sevmediğim bir olay. Yine de hayatımda izlediğim en olağanüstü televizyon yapımı, tartışmasız.

Pek teori kurmayı, uzun uzun yorum yapmayı sevmiyorum. Hatta internette uzun uzun teorileri ve "bence.." ile başlayan cümleleri genelde okumuyorum. Sadece kendimi kaptırıyorum. Tahminde bulunmamaya çalışıyorum özellikle. Ama mesela o sayıların sırrı, anlamı hala ortaya çıkmadı. Onu merak ediyorum herkes gibi. Örneğin o tabuttakinin Locke olduğunu tahmin edememiştim açıkçası. Ve bu tahmin edememe huyum hoşuma gidiyor.

Karakter analizi...

- Jack, klasik bir lider. Ve dizideki rolünden de çok memnunum. "Kate'i inşallah ilk o becerir" diye dua etmiştim ama tutmadı.
- John Locke dizide ilk 2.5 sezon en sevdiğim karakterdi, 3. sezonun yarısından itibaren sempatimi kaybetmeye başladım.
- Benjamin Linus için söylenecek çok şey var. Michael Emerson inanılmaz bir oyuncu bence. Hem masum görünüp, aynı zamanda hem de bu kadar korkutucu ve gizemli olabilmek ve gerçekten bunun hakkını verebilmek büyük iş.
- Sayid Jarrah. Adamım. Herşeyiyle acayip seviyorum. Soğukkanlı, fit, atik, yetenekli, zeki, insancıl ve duygusal. Karizmatik de. Aksanına da bayılıyorum.
- Hugo "Hurley" Reyes. Akıl hastanelerinde cebelleşmesi beni üzüyor eheh. Sevdiğim karakterlerden biri.
- Kate'i de severdim, bir öyle bir böyle yaptı, bozdu kendini. "Jack'i seviyorum ama arada bir Sawyer'a da veririm" muamelesi yapıyor resmen.
- Sun ve Jin ikilisi benim için nötr karakterler. Yalnız finalde kocasının olduğu geminin patlayışını izlerken Sun dehşet verici bir rol çıkardı. Tüylerim diken diken oldu. O sahnenin hakkı daha iyi verilemezdi yani.
- Sawyer iyi hoş, karizmatik adam, direkt kötü falan da değil ama dizi-filmlerde inatçı bir "iyi karakter sevme" huyum var. Bu yüzden Kate'le her öpüşmesinde sinir oluyorum. Ayrıca sürekli "hazır ol sikecem" bakışı da insanı sinir ediyor.
- Desmond bomba karakter. Onun başrol olduğu her bölüm muazzam geçiyor. Sayid gibi onda da süper bir aksan var. See you in another life brotha! (Bu arada bu sözü son bölümde Jack'in söyleyişi de beni bir fena yapmıştı.)
- Claire de ağlamadığı sürece iyi. Ağlayınca itici bir yapıya bürünüyor. Hele ilk sezonlarda "it was tyring to hurt my babiee" diye ağlayışı çok iğrençti. Yalnız hayatımda gördüğüm en güzel yüzlü kızlardan biri. Çok acayip, çok.
- Michael'ın arkasına bile bakmadan Walt'la gidişi kendisinden nefret etmeme neden olsa da onca yaşadığından sonra psikolojisinin normal kalması beklenemez. Son sezonda gördük ki hala insancıl duyguları harakette. Oğlunu göremeyişi üzücü.
- Juliet'e bir türlü ısınamadım anasını satayım. Hala her an bir tilkilik yapacakmış gibi geliyor. Jack'le yakınlaştığı her an daha da nefret ediyorum.
- Bu arada Rose-Bernard karı-koca ikilisini de çok seviyorum. Özellikle flashback'te izlediğimiz hikayeleri süperdi. Rose'un ilk zamanlarda kocasının öldüğüne inatla inanmayışı ve kavuşma sahneleri de etkileyiciydi.
- Mr. Eko bomba karakterdi. Ölmesi kötü oldu ama yüreğimizde yaşıyor.
- Shannon, dizide "kadınsal" anlamda favorimdi. Kusursuz. Yalnız ölümü ve Sayid'in yaşadıkları yine çok fena yaptı.
- Boone benim için nötr idi. Ölümüne ve ölümünden sonra Shannon-Sayid ikilisine yaşattığı sarsıntı yine üzdü tabii.
- Ana Lucia da genel anlamda favori hatunumdu. Zeki, çevik, yetenekli ve çekici. Ayrıca en güzel kadında bile olmayan bir karizmaya sahipti. Ölümü üzdü.
- Alex de hoş kızdı bu arada. Farklı bir tipi vardı.
- Kadınlardan açılmışken, Naomi de felaketti.
- Jeff Fahey'in hayat verdiği helikopter pilotu Frank Lapidus karakteri de kendini kısa sürede sevdirdi. Zaten o herife Planet Terror'deki rolüyle hasta olmuştum.
- Son sezonda aramıza katılan Daniel Faraday ve onun müthiş gözlü arkadaşı Charlotte da kendini sevdirmeye başlamıştı. En azından bana.

Başka birşey yazacak karakter yok pek. Merakla 5. sezonu bekliyoruz.

7 yorum:

corc dedi ki...

hatunlara gelen o kadar yorumdan sonra diri diri gömülen nikki'ye sevgilerimizi iletmezsek olmaz eheh

Çağlar dedi ki...

Evet, elmasçıları unutmuşum :)

murarty dedi ki...

Charlie?

Çağlar dedi ki...

Charlie için en başta birkaç şey söylediğim için karakter analizime almamışım galiba.

Kaan Mert dedi ki...

3 sezonu iki haftada bitirdim. Hatta 4'te de 10. bölüme kadar geldim ama nedense izlemek gelmiyor içimden. Sırf bitirmiş olmak için izleyeceğim. Zaten artık olayları da az çok anlamış gibiyim.. Bakalım 5'in öncesinde izleriz ama artık sıkıldım sanki yahu :D

organic soap dedi ki...

kate,ana lucia,shannon,nikki,claire.
hepsi güzel de abartmışsın çağlar :)
hele charlotte gıcıklık abidesi.
alex i söylemiyorum bile.

Desmond,Eko,Faraday..Harikalardı. :)

Adsız dedi ki...

benim favoriler:1john locke2benjamin3sayid jarrah4faraday5mr eko
bu arada ana lucia geri dönüyormuş hiç sevmem ama