16 Eylül 2008 Salı

Bir bok bilmeden "çok bilirim"ciler


Başlık sayın Ayşe Özyılmazel'e ithafendir. Şu Show TV'deki şarkı yarışmasında jürilik yapan kadın. Kendisi Sabah Gazetesi, Günaydın ekinde köşe yazarlığı yapıyor. Dünkü yazısında Aysun Kayacı'nın öpüşme muhabbetlerini ve Didem Erol'un yorumlarını ele almış. Ele almayı da seven bir tip zaten.

Olay şu... Aysun Kayacı'nın "filmde Fatih Ürek'le öpüşmem" lafına Didem Erol'un yorumu "Oyuncuların film sınırlamalarını anlamıyorum. Aysun öpüşmezse gitsin evde börek açsın" olmuş. Tamam çok güzel bir yorum değil, hatta hiç konuşmasa daha iyi olurdu ama bizim yüksek bilgi kapasiteli köşe yazarımız da Didem Hanım'a yanlış koldan yüklenmiş. Aynen aktarıyorum Özyılmazel'in yazdığını; "Hollywood ünlüleriyle yan yana fotoğraf çektirmelere doymayan oyuncu kızımız Didem Erol (ki kısmet: tek filmine denk gelmiş değilim) ona buna laf yetiştireceğine gitsin filmlerde oynasın."

Öncelikle Hollywood yıldızları dediğin insanlar dünyanın en büyük yönetmenleri, oyuncuları. Onlarla o kadar fotoğrafı sen, ben çektiremeyiz sayın Özyılmazel. İkincisi; bir konuda bilgin yoksa araştır. Koskoca gazeteye yazı yazıyorsun, komik duruma düşme. Didem Erol, yurtdışı bakımından Türkiye'nin gördüğü en kariyerli hatunlardan biridir. Quentin Tarantino gibi bir sinema tanrısıyla sarmaş dolaş çekilmiş fotoğraflarını hepimiz gördük, ayrıca kendisiyle kısa bir duygusal birliktelik yaşadıklarını da biliyoruz... The Contract diye bir filmde Morgan Freeman, John Cusack gibi adamlarla birlikte oyunculuk yapmış bir Türk'ten bahsediyoruz. Hangi Türk Morgan Freeman kadar tanınmış biriyle aynı set havasını solumuş? Hangi türk Jackie Chan gibi bir ilahla aynı filmde rol oynamış? Ayrıca The Donor diye bir filmde ve sayısız dizide de oynamışlığı var Didem Erol'un. ABD'de senin gece 4'te pörtlek gözlerle kalkıp televizyondan izlediğin her oscar törenine özel davetli olarak gidiyor Didem Erol. Oliver Stone ile yaşadıkları da cabası... Haberin var mı bunlardan? Tabii sen onun bir tek Avrupa Yakası'nda oynadığı Victoria rolünü bilirsin, Emret Komutanım'da oynadığını bilirsin. Ama bu ülkede sana köşe ayrılmış, yazarsın, çok bilmene gerek yoktur.

Ne kötü ki kendisi muhtemelen bu yazımı okuyamayacak, en azından şu kısa sürede. Keşke okusa da mahkemeye falan verse de bari şu monoton hayatımıza bir hareket gelir. Sözde "çok bilirim" diyen birini eleştiriyor. Kendisinin birşey bildiği yok. İşte Türkiye böyle bir memleket. Hiçbir vasfın olmaz, Okan Bayülgen'le yiyişirken fotoğrafın çekilir. Kral olursun, üst düzey köşe yazarı olursun bir anda.

11 yorum:

Adsız dedi ki...

eheh saglam bı g.t etme yazısı olmus hakkatten,keske okusa dedıgın gıbı :)

Adsız dedi ki...

abi mükemmelsin ya mail atmak lazım kendisine okusun bu yazıyı da ibret alsın.

Adsız dedi ki...

eheh bir bakıyoruz bir hafta sonra show'da kanal d'de haberlerde ayşe özyılmazel kendisine hakaret eden çağlar yıldız isimli blogcuya dava açtı. çağlar yıldız az sonra canlı yayında :D

Adsız dedi ki...

mailini bulup haber vermek lazım okusun da ibret alsın

Adsız dedi ki...

ben mail adresini bulup yolladım yazının linkini ;) belki okur, köşesinde blogu topa tutar bu sefer.

Adsız dedi ki...

ayseoz@sabah.com.tr

Adsız dedi ki...

çağlar feci dolmuşun sen yaa:) patladın allahtan:P hemde feciii:)

Adsız dedi ki...

bir insan anca bu kadar g*t edilip yerin dibine sokulabilir. ama haklı olarak. eline sağlık çağlar. bu ülke bunlarla dolu. hani haco hocalara şarlatan derler ya bunlar da medyanın şarlatanları işte

Sir Douglas McGiven dedi ki...

kendisini sevmem, yazılarından tiksinirim. tiks,nmeye başladığım nokta ise Secret gibi -doğru olsun/olmasın- tutarlı mantık yürüten bir felsefenin bile arkasından sadece kendi dandik köşesini süsleyebilmek için alıntıladığı "Neymiş? Sevdiğin birini erkek arkadaşın olarak düşünüyormuşsun da zamanla elektrik falan, oluyormuş" yorumudur. Ben hayatımda bu kadar bodoslama, bu kadar bilgisizce ve işgüzarca yapılan bir yorum görmemiştim

Bunun yanı sıra Didem Erol zaten İngiltere doğumlu, uzun süre yurt dışında çalışmış (buna garsonluk da dahil) Türkiye'de de manken olmuş/oldurulmuş bir insan. Manken diyip; "Aptal" diye damga vurmanın lüzumu yok çünkü kendisi pek de öyle biri değil ama anlamadan, dinlemeden yorum yapmaya gerek yok. Bana göre sadece yurtdışında yaşamışlığın getirdiği şımarıklıkların saçmalatmaları var o kadar.

Ayşe Özyılmazel de şayet gazeteci olmak için torpil kullandıysa Okan Bayülgen'den önce babası NECO'yu kullanmıştır. (ki sanmıyorum ama yine de olabilir, neden olmasın)

Kadın senelerdir -ne kadar antipatik olsam da kendisine karşı- Sabah Gazetesinde köşe yazarı.

Bunun yanı sıra "Mahkemeye verse de bari..." diye devam eden cümlende mahkemeye verirse bu davayı onun kazanacağını (Özellikle; "Dünkü yazısında Aysun Kayacı'nın öpüşme muhabbetlerini ve Didem Erol'un yorumlarını ele almış. Ele almayı da seven bir tip zaten." şu kısım etkili olacaktır), yüklü bir tazminat ödemek zorunda kalacağını ve beleşe sırtına binen tazminat yükünün de seni ne kadar zorlayacağını bildiğini sanıyorum.

Bu yüzden ya cidden tüm bu dertleri tınlamayacak kadar cesursan "mahkemeye verse de" gibi şova kaçan ve tarafsız bir okuyanı rahatsız eden cümlelerden kaçın ya da hiç yazma.

Laf koymuş/koymaya çalışmış olarak da görme beni, rica ederim. Ciddi anlamda tarafsız baktım ve bahsettiğim noktalar dışında yazdıklarına katılıyorum. Parlak ekran görünce kendini kaybeden insanlara ne verirsen yuttukları için akıllı adama çok para vereceğine, boşuna daha az vererek bize dolu diye yutturuyorlar. Böyle tartışmaları günde 6-7 saat görmek mümkün, belki de daha fazla.

Çağlar dedi ki...

@Douglas McGiven,
Öncelikle teşekkür ederim, uğraşıp uzun uzun düşüncelerini yazdığın için.

Evde dünün gazetesini okuyordum, bu yazıyı okuyunca bir anda sinirlerim bozuldu. Didem Erol'u da çok severim. Sinirimi dökeyim derken tuhaf ifadeler çıkmış olabilir ağzımdan. Affola.

Ama burada mahkeme kazanılacak birşey yok. O konuda içim rahat. kişiye kişisel hakaret yok. "Ele almayı seven bir tip" lafının gerçekten konuyu ele almak olmadığını kanıtlamak zor Türkiye'de. Gerisi de "bir bok bilmemek" gibi şeyler zaten.

Saygılarımla...

CaRtMaNtR dedi ki...

Bu arada Didem Erol'u ben Avusturalya kökenli biliyordum. İngilitere doğumluymuş demek. Dışarda rahat edebilmesinin başlıca nedenide dil etkenidir muhtemelen. Kendisine laf eden yerli manken/oyuncularımızın kaçı 10 kelimeden fazla yabancı dil bilgisine sahiptir merak ediyorum.

Çağlar sende boş hiç okuma kelebek filan resimlere bak geç birader :D